• Հայերեն
  • English
  • Français
  • Georgian
  • Русский
  • Español
  • Deutsch
  • فارسی
  • Türkçe
  • Italiano

Tahir Ün Türkiye ve Ermenistan’da yaşayan gençler arasında köprü kurmak için bir proje başlattı. “Aynı Gökyüzünün Altında”

   Tahir Ün, Türkiye ve Ermenistan’da yaşayan gençler arasında köprü kurmak için proje başlattı. “Aynı Gökyüzünün Altında” projesinde iki ülke gençleri mektuplarında barış, diyalog ve uzlaşı dileklerinde birleşti

    Fotoğraf sanatçısı 58 yaşındaki Tahir Ün, birkaç yıl önce Ani’deydi. Ermenistan ile arasında sadece bir ırmak vardı. Kapılar, sınırlar kapalıydı. İki tarafın da birbirine ulaşması mümkün değildi. O an diplomatik ilişkisi olmayan, sınırları ve idari-ticari düzeyde her türlü ilişkisi askıda tutulan iki devletin gençlerini düşündü. Onlar arasında bir köprü kurmak istedi. Umut dolu bir proje yazdı. Adını, “Aynı Gökyüzünün Altında” koydu. Birbirlerini tanımayan iki ülke gençlerinden karşılıklı mektup yazmalarını istedi. Önce Türkiye’de yazıldı mektuplar. Yaşar Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak görev yapan Ün, “Ermenistan’da tanımadığınız bir gence mektup yazmak ister misiniz?” diye sordu öğrencilerine. Bir kısmı çekingen yaklaşırken, bir kısmı büyük bir iştahla “Elbette yazarım” diyerek aldı kalemi eline. Tahir Ün ise, gençlerin portre fotoğraflarını çekti, video kayıtları aldı. Ocak ayında mektupları valizine yerleştirerek Ermenistan’a doğru yola çıktı. Şimdi mektup yazma sırası Ermenistan’daki gençlerdeydi. 

   İlk günler büyük bir hayal kırıklığı ve umutsuzluk yaşadığını dile getiren Ün, yaşadıklarını şöyle aktardı: “Ben valize, valiz bana bakıyor. Dönsem mi kalsam mı diye düşünüyorum. Ama umudu kesmemek gerekiyordu ve sivil toplum kuruluşları ile bağlantı kurmaya karar verdim. Ermenistan’da yaşayan Duru isminde bir genç ile tanıştım. Özel bir okulda(MSKH) müzik eğitimi veriyordu. Duru’nun okulu ile bağlantı kurduk. Finlandiya’daki eğitim modelini uygulamaya çalışan bir okuldu. Bu okul benim için çok önemli bir adım oldu. O okulda 15-17 yaş arası gençlerle görüştüm. Okulda Türkçe dersleri de veriliyordu. Bazıları mektuplarına Türkçe cümleler de eklediler. Sonra sırasıyla Kafkasya Araştırmaları Merkezi, İnsan Hakları Evi, feminist gruplar, gençlik merkezi, Sinematografi Akademisi gibi yerlerde çalışma imkanı buldum. Türkiye’den götürdüğüm 30 mektubu Ermeni gençlere dağıttım. Onlardan da 40 mektup aldım. Hatta telefon ve mail yoluyla mesaj atıp mektup yazmak istediğini söyleyenler oldu.”

Kaynak